Bu yığın gözümü korkuttu, hatta ibret olsun diye herkese göstermeyi de çok isterdim doğrusu. Abartısız 80 tane çorabım vardı. Pantolonlarımın sayısı da 50’yi geçiyordu, bluzlar her modelin üç renginden ibaret olup tepe tepeydi. Paketleri açılmamış renkli veya beyaz, beşlik ambalajlarında külotlar, gecelikler, asla giyme ihtiyacım olmayan penye şortlar, pijama takımları (ki pijamadan nefret ederim ve tatiller dışında katiyen giymem), anlamsız paçavralar, dizi diziydi.
Yine ince, naylon, desenli, dikişli, renkli, muhtelif kalınlık ya da incelik derecelerinde paket paket çoraplar çekmeceler dolusu idi. Kırk yılda bir etek giyince lazım olacak, olunca da nasılsa en yakın mağazadan temin edilebilecek bu çorapları niye stoklamıştım? Poşetler is kapmış, kirlenmiş ve çoraplar çürümüştü. Pantolon giymeyi ilke edinmiş birinin ne işi olurdu bu çoraplarla.
Bu düşman ordusunu temizleyemeyeceğim korkusuna kapıldım, dört koldan saldırı halindeydiler. İçimdeki azgın canavar dışarı çıkmış, karşıma dikilmiş beni pis bir tavırla izliyordu sanki. Bu yığınların arasına karışmış yenileri tekrar bir kenara ayırdım. Yılmadan çalıştım ve sonunda bu çöp dağını tamamıyla ayıkladım. Hiç değilse eskilerden kurtulmuş yenilerle başbaşa kalmıştım. Hoş o yenileri dahi giyecek yerim yoktu ama ilk fırsatta sıra onlara gelmeli, bir kerecik dahi olsa sırtıma giyildikten sonra yerlerini bulmalıydılar.
O koca tepeyi torbalara yerleştirdim, hepsini sağa sola dağıttım. Hatta bazılarını çöp toplama kutularının köşesine astım. Gelen geçen çöp toplayıcılar nasiplenir diye. İlk beş dakika içinde yok oldular, bundan sonra zaten vereceğim her eşyam için aynı yöntemi kullandım. Hepsi torbayla temiz pak bir şekilde çöp kutusunun kenarına asılıyorlardı. Bu durum benim aklımı başıma biraz daha getirdi. Laf olsun diye ya da oyalanmak için harcama yapmış, binbir zorlukla çalışarak kazandığım paralarımı hep sokağa atmıştım. Nasıl manyakça bir savurganlık içine girmiştim ve niye farkında değildim. Ortalıkta öyle ucuz ve kullanışlı şeyler varken bunlara para gömmüş şimdi ise sokağa atılmayı bekleyen bir çöpe sahip olmuştum. Hala kredi kartımın aylık ödemelerinde bir azalma olmuyordu. İşte nedeni buydu. Gereksiz yere para harcamak, ihtiyacım olmadığı halde evi bu paçavralarla doldurmak. Şimdi bunları etiketlerinde yazanın dörtte biri fiyata satabilsem, ya da ödediğim paraların bana dörtte birini geri verseler dünyalar benim olurdu. Sanırım yekun beni iki ay geçinderecek miktarı bulurdu.